1 Eylül 2009 Salı

Al Çatıyı Vur Bodruma

Olaki kimse Alaçatı’yı yazarken, sehven aradaki “A” yı unuttum zannetmesin.
Benim kastettiğim doğrudan evlerimizin damıdır.
Bakınca hayran olduğumuz, "keşke biz de buralarda oturuyor olsaydık" dediğimiz apartmanlardan tutun, önünden geçerken farkına bile varmadığımız sıradan evlere kadar.
Pahalısı-ucuzu, büyüğü-küçüğü, apartmanı-villası, iyi semti-kötü semti hiç fark etmiyor.
Bu kadar mı benzerlik olur...
Bence şaşırmamak gerek.
******
Konuya girecek olursak…
Çatıların ve bodrumların rezil halidir beni kızdıran.
Uzmanı der ki; çatılar 2’ye ayrılır; düz çatılar, eğimli çatılar.
Genelde Antalya, seçimini birincisinden yana kullanmıştır.
Villalar hariç apartmanlar genelde teras çatı şeklinde, üzerinde yürünebilir çatılar sınıfında inşa edilmektedir.
Antalya’da kar yağmıyor ya..
Günısı sistemlerine yer lazım ya...
Üstelik adam gibi izolasyon yapmaz isen maliyet olarak da oldukça ucuza çıkıyor.
******
Siz hiç ev alırken binanın çatısına çıkıp gezen, bodrumuna inip su deposuna, hidrofor dairesine, sığınağına bakan, su sayaçlarının olduğu alanı inceleyen birine rastladınız mı?
Zannetmem...
Varsa yoksa oturacağı apartmanın dış görünüşü ve dairenin iç fiziki durumu.
Evinin içi bal-dök yala vaziyeti.
Çatı katını ve bodrumu pislik götürüyor.
Ne gam.
******
Misafir helikopterle gelmiyor ki, çatıdaki rezaleti görsün.
Asansöre binmek için bodrumdan da geçmeyeceğine göre...
Atasözünde olduğu gibi “Göz görmeyince gönül katlanırmış.”
Ne kaldı geriye…
Evinde huzurla oturmak.
Vay benim köse sakalım.
******
Belediye ilgilenmez, yönetici umursamaz, daire sakinleri üzerlerine alınmazlar.
Apartman görevlisi ise asansör önünde şirinlik muskası.
Ufacık elektrikli şofbenlerle, azıcık bir elektrik sarfiyatıyla, sıcak su elde etmek varken, koca koca güneş kollektörlerini ve su depolarını çatılara dizmek, belki başka şehirlere uyabilir ama Antalya’ya hiç yakışmıyor.
******
Kat karşılığı inşaat yapımının yoğun olduğu şehrimizde, sevgili arsa sahiplerine bir çift sözüm var.
Lütfen güneş ısı sistemlerini talep etmeyiniz.
Elektrikli şofben isteyiniz.
Yüzbinler ödeyerek o daire ve işyerlerini alanların,inanın elektrik parasını ödeyecek güçleri vardır.
Bu şehre kıymayın...
Yüksekçe bir yere çıkıp rezaleti bizzat görünüz.
Dairelerinizin iç kısmı için gösterdiğiniz özen ve dikkati, çatı ve bodrum katları için de gösteriniz.
******
Sayın apartman yöneticileri, sizler de bodrumdan başlayıp çatıya kadar, apartman görevlisi ile birlikte bir dolaşır mıydınız?
Oralarda neler oluyor,
Bakın bakalım.

01 Eylül 2009


2 yorum:

Zamandan Sızan dedi ki...

Mustafa bey duyarlilikla yazdiginiz ilk yaziniza yorum yapmak kismet oldugu gibi hep ozenerek baktigimiz su Avrupa ulkelerinden birindeyim sansa bakin ki..Ve ekstra icim acidi yazinizi tekrardan okurken..Kaptirmis gidiyorken yasamin icinde farkindaliklari unutur olduk..dediginiz gibi ne gam!Biraz uzagindan bakinca olaylara, yasananlara aslinda Amerika yeniden kesfedilmeyecek sadece biraz ozen biraz farkindalik biraz iyi yasama istegi olmali insanin..cozumler zor degil..

öz dedi ki...

Mustafa abi,ben de ilk yazına yorum yapmaktan dolayı keyifliyim, blog dünyasına hoşgeldin. Benim blogum hobi üstüne, ben de beklerim...
Yazının her kelimesine katılıyorum, maalesef toplum olarak her geçen gün daha çirkin yerlerde yaşıyoruz ve işin acısı kendimizi buna layık görüyoruz.Ne diyelim, her konuda kendimiz ettik kendimiz bulduk...Perşembe günü görüşmek üzere,sevgiler, Öz.